İYİLİK YAP, SUYA AT!

İYİLİK YAP, SUYA AT!

 

Olay yeri yine Bağdat,

okuyana ibret verir:

İyilik yap denize at,

balık bilmez, Hâlık bilir!

 

Halife Mütevekkil’in,

kölesi Fetih kaybolur.

Günlerden sonra nehirin,

kenarında yol bulur.

 

Fetih döner görevine,

sağlığı pek yerindedir.

Zirâ ki her gün kendine,

nehirden ekmekler gelir.

 

Bir vakit bile aç kalmaz,

kayıp olduğu günlerde.

Her gün sabah olur olmaz,

ekmek bulunur nehirde. 

 

Fetih de hayrette kalıp,

Halife’ye söyler bunu.

Nehirden ekmeği alıp,

karnını duyurduğunu.

 

Üstlerinde yazı vardı,

diye, Fetih eder bir lâf:

- Her ekmekte bir yazardı

Muhammed in ül-İskaf.

 

Halifeyi sevindirir,

Fetih’in sağ bulunması.

Oldukça hayret de verir,

gayet sıhhatli olması.

 

İster aslını öğrenmek,

Halife’yi merâk sarar:

-  Acabâ nehirde ekmek,

işinde nasıl bir sır var?

 

Halife haber iletir,

El-İskaf, çıkar huzura.

Fırınca bile değildir;

işi yapmaktır kundura.

 

Halife bir miktar altın,

İskafa hediye eder:

- İyi ki ekmek bıraktın,

- lâkin sebebi neydi der?

 

- Efendim bir sözde denir:

İyilik yap suya bırak,

birgün karşılığı gelir.

- Gâyem müjdeye kavuşmak.

 

-  Nehire, sökerken şafak,

tam yirmi ekmek atarım.

- Karşılığını da ancak,

Yüce Rabbimden umarım.

 

(2004 I IRAK'TA KANLI ŞAFAK)