PERİŞAN

PERİŞAN

 

Bak arkadaş, bu illerde bir bu güller perişan,

Bir türküler, bir bu sazlar, ir de teller perişan,

Kim ne çalar, kim ne söyler diyen diller perişan,

Bir arzular, bir bu dertler, bir de haller perişan.

 

Minareler hazindir ya gökdelenler pürneşe,

Müslümana dar bu dünya, sarhoşların her köşe,

Hayr’et Rabbim sonunu sen akıl varmaz bu işe,

Bir hancılar, bir yolcular, bir de yollar perişan.

 

İnsanımız kayboluyor akıp giden sellere,

Genç kafalar çılgınlıkta, gayrimeşru yerlerde,

Bir cinayet işleniyor şehirlerde köylerde,

Bir analar, bir babalar, bir de döller perişan.

 

Bir mabet var esaretin zincirinde takılı,

Emniyette Bizanslının heykeliyle çakılı,

Ulu Rabbim, eksik etme başımızdan akılı,

Bir bu toprak, bir bu yaprak, bir de yerler perişan.

 

İdealler örgü örer nesillerin başına,

Lanet okur ecdadının kayıp mezar taşına,

Devrimcidir, sosyalisttir girer yirmi yaşına,

Bir öğretmen, bir öğrenci, bir de dersler perişan.

 

Emekçinin emeğinden demlenenler barışçı,

Güya bunlar halk içinde, halktan yana savaşcı,

Sendikalar, seminerler sömürüde yarışçı,

Bir işveren, bir işçiler, bir de işler perişan .

 

SEFA KOYUNCU I SEYDİŞEHİR – 1979