Yüzyılın Sanat Projesi

YAŞADIKÇA I Yüzyılın san'at projesi

 

          Büyük hayâl kurmayan, büyük iş başaramaz demişler.

          Hele söz konusu olan san'atsa, hayâlsiz asla olmaz.

          Öyleyse, "Yüzyılın san'at projesi"ni hayâl etmeye başlayabiliriz.

          Üstelik kuracağımız hayâl, havada öylece asılı kalmasın da gerçekleşme ihtimâli yüksek olsun. Tıpkı anlatacağımız proje gibi...

          Öncelikle bizi böyle büyük bir hayâl kurmaya sevk eden sebepleri açıklamamız gerekirse, şunları söyleyebiliriz:

          Hüsn-i hat, minyatür, ebru, tezhîb gibi çağdaş dünya san'atına kaynaklık eden gelenekli san'atlarımız son on yılda yeniden canlanmış, büyük mesâfe katetmiştir.

          İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin hemen her yerinde ecdâd yadigârı san'atlara olan ilgi  gün geçtikçe artmaktadır. San'at eserlerimiz aynı ilgiyi –hatta daha fazlasını- yurt dışında da görmektedir.

          Geleceğimiz adına son derece sevindirici olan bu gelişmelerde en büyük pay şüphesiz, gelenekli san'atlarımızın çağdaş bir yorumla yaşatılması için büyük gayret sarf eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ındır.

          Aynı şekilde belediyeler, halk eğitim, san'atla ilgili vakıf ve dernekler ile koleksiyonerlerin, gelenekli san'atlarımızın gelişmesine katkısı büyük olmuştur.

          Bu girizgâhdan sonra asıl mevzuya gelelim:

          Ülkemizde gelenekli güzel san'atlarımıza olan ilgiyi daha da artırmanın yollarını aramalıyız.

          San'at eseri üretimini artırmalı ve öncelikle iç piyasada hareketliliği sağlamalıyız.

          Gelenekli san'atlarımızı yeni fikirlerle geliştirerek yarınlara taşıyacak daha çok kabiliyetli genci eğitmeliyiz.

          Dahası:

          San'at hayatımızın bir parçası olmalı...

          - İyi güzel de, nasıl mı?

          İşte tam da oraya geliyoruz:

          - Bütün bunları, "san'at parkları" kurarak başarabiliriz.

V"San'at parkı" demekle, meselâ Nişantaşı'ndaki gibi alanı birkaç bank ve heykelle donatmayı kasdetmiyoruz.

          - Eğitim ve üretime yönelik, canlı ve heyecanlı san'at parkları...

          Tabiatla iç içe; yazın açık alanlar, kışın kapalı mekânlarda aralıksız eğitim, üretim, satış...

          Şehrin dışında, ağaçlar ve cıvıl cıvıl kuş sesleri arasında bir hat ustası isteyene uygulamalı eğitim veriyor (meşk). Diğer tarafta oturup çayını, kahvesini, gazozunu içen insanlar ustayı büyük bir ekrandan dikkatle izliyor. Galeride sergilenen tablolardan isteyen satın alabiliyor.

          Sâdece klasik hat, tezhîb ustaları değil; modern ve çağdaş hattatlar, müzehhîbler de var.

          Genç hattat adayları ise ayrı mekânda bir hocadan Osmanlıca öğreniyor.

          Orayı geçiyorsun, bir ebru ustası marifetli elleriyle teknenin başında... Başka bir bölümde tezhîb san'atçısı... Az ileride bir nakkaş (ressam) minyatür yapıyor; başında öğrencileri...

          Soyut resim ve heykel ustaları bir tarafta...

          Reyonlardan açık alışverişin yanı sıra, aralıksız düzenlenen müzâyededen münâdinin sesi geliyor:

          - Saaat... Saat.. Sattım!

          Böylesine renkli ve hareketli bir san'at parkı düşünebiliyor musunuz?

          Cezbedici masal mimârisiyle "dünyada bir ilk" olabilir.

          "Gezi" gençliği ve internet bağımlılığına alternatif olabilir.

VSan'atı ayağa düşürmeme, parkı panayıra döndürmeme, istismara açık hâle getirmeme ve kaliteyi muhafaza ise alınacak birtakım tedbirlerle sağlanabilir.

          Buralara sâdece yerli değil, yabancı san'at meraklıları da akın eder.

          Dikkat ederseniz bu büyük hayali kimin gerçekleştireceğine dair bir şey söylemedik; Kültür ve Turizm Bakanlığı, belediyeler, vakıflar, özel teşebbüs demedik.

          Buyurun size, "Yüzyılın san'at projesi..."

          - Kim elini çabuk tutarsa!..

 

 

 

SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 25 AĞUSTOS 2013

 

 

Dosyalar