İSRAİL İNTİHAR EDİYOR! 2006

İSRAİL İNTİHAR EDİYOR!
     
          - İsrail Devleti'ni kim kurdu? 
          -İngilizler. 
          - Osmanlı İmparatorluğu'nu kim yıktı? 
          - İngilizler. 
          - Niçin? 
          - İsrail Devleti'ni kurmak (ve petrolü ele geçirmek) için… 
          Sultan İkinci Abdülhamid Han, İsrail'in bölge ve dünya için çıban başı olacağını görmüş,
          Yahudilerin para karşılığında toprak taleplerini, târihe geçen, "Kanla alınan toprak, parayla satılmaz" sözleriyle reddetmişti. Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın bu asil duruşu, yine İngiliz entrikalarıyla tahttan indirilmesine ve İmparatorluğumuzun parçalanıp yok edilmesine sepep oldu. Bu açıdan bakıldığında biz, Filistin için bir imparatorluk kaybettik –şüphesiz tek sebep değildir ancak en önemli âmillerden biridir- dense yeridir. 
          Araplar ise bölge için Türklerin gösterdiği hassasiyeti gösteremediler. İsrail'e karşı yaptıkları savaşlarda devamlı yenildiler. Her yenilgi de, İsrail'in şımarmasına va daha fazla toprak işgal etmesine yol açtı. 
 
          İsrail korsan devlettir! 
          İsrail, Filistin toprakları üzerine adeta paraşütle indirilerek kurulan postmodern ve korsan bir devlettir. Bugün için de eğer siz, güç kullanarak, herhangi bir ülkenin bir bölgesine –o bölge halkının direnmesine rağmen- çıkarma yapar; güçlü ülkelerin ve BM'nin de desteğini alarak bir devlet kurarsanız, işte bu postmodern ve korsan bir devlet olur. 
          1917 Balfour Bildirisi ile İngiliz Dışişleri Bakanı'nın Filistin'de Yahudiler'e bir "ulusal yurt" kurulması çabasının İngiliz Hükümeti tarafından destekleneceğini açıklamasıyla başlayan ve burada 2. Dünya Savaşı'ndan sonra bağımsız bir İsrail Devleti'nin kurulmasıyla sona eren gelişmelere kısaca bir göz atalım.  Siyonistler İngiliz Balfour Bildirisi'nden sonra diğer İtilaf Devletleri'nin de bu deklerasyona katılması için çalıştılar. Fransa 1918 Şubat'ında,
          İtalya ise hemen sonra desteklerini açıkladılar. 
          1. Dünya Savaşı bittikten sonra yapılan San Remo Konferansı ile Filistin, İngiliz "mandat"  yönetimine bırakıldı ve burada çok sayıda Yahudi yerleşim alanı kuruldu. 1920 Eylül'ünde 16 bin 500 kişilik bir  Yahudi grubunun Filistin'e göç etmesi karar altına aldırıldı.
          1934'de Filistin'deki Yahudilerin sayısı, Naziler'in iktidara gelmesi sebebiyle hızlanan ,yasadışı göçler nedeniyle 900 bini buldu. Eğitilmemiş ve sermayesi olmayan Araplar, Eğitilmiş ve sermayesi ile gelen Yahudilerle rekabet edemezdi ve zamanla Araplar kendi ülkesinde ikinci sınıf yurttaş haline geldi. Bu, Araplarla Yahudiler arasında çatışmalara yol açtı. 
          1936'da bir araya gelen Arap liderleri Yahudiler'e karşı mücadelede önderlik edecek Arap Yüksek Komitesi'ni kurdular ve başlattıkları genel grevi millî bir ayaklanmaya dönüştürdüler.  Bunun üzerine Filistin'e giden bir komisyon, Yahudilerle Araplar'ın aynı devlet içinde yer almasının mümkün olamayacağını, Filistin'in bölüştürülmesi gerektiğini öneren Peel Raporunu yayımladı. Bu rapor Arap ayaklanmasının daha da şiddetlenmesine sebep oldu. 
 
          Jet hızıyla tanındı 
          2. Dünya Savaşı sonrasında Filistin toprakları üzerindeki İngiliz mandat yönetimi sona ererken, problem BM'ye götürüldü.
          BM Genel Kurulu 1947'de Filistin topraklarının Araplar ve Yahudiler arasında bölünerek, Kudüs'e uluslararası statü tanınmasını onayladı.  14 Mayıs 1948'de, Bağımsız İsrail Devleti Kuruldu. Ben Gurion, Filistin toprakları üzerinde İsrail Devleti'nin kurulduğunu saat 16.00'da ilan etti. İsrail devleti saat 16.30'da ABD, 17.00'de SSCB (Rusya) tarafından tanındı. 18.00'da ise bu topraklardaki "mandat" yönetimi sona erdi.
          Bu Filistin topraklarına paraşütle devlet indirme ve süpersonik jet hızıyla tanıma operasyonu da gösteriyor ki, İsrail postmodern ve korsan bir devlettir. 
 
          Türkiye savaşa bulaşmamalı 
          Türkler bölgeyi 400 yıl barış içinde idare etme başarısını gösterdi. İmparatorluğumuzu yıkarak bölgeyi ele geçiren İngilizler ise fitne ve huzursuzluk tohumları ekmekten başka iş yapmadı. Şimdi de kalkmış İngiltere Başbakanı Tony Blair, Türkiye'ye, "Filistinde işler kötüye gidiyor, düzeltmek için iş birliği yapalım" diyor.
          Zinhar! Aman ha! Sakın ha! İngilizlere güvenip de bir şekilde muhtemel bir Orta Doğu savaşına bulaşmak da Türkiye için intihar olur.  Aynı ikiyüzlü diplomasiyle imparatorluğumuzu yer ile yeksan eden İngilizler; muhtemel bir Orta Doğu savaşının içine çekerek bugün de biraz olsun kendine gelen Türkiye'yi ortadan kaldırmayı hedefliyor olabilirler. 
          İngilizler, gerçekten bölgedeki durumu düzeltmek istiyorlarsa, bunu (Türkiyesiz) doğrudan kendileri yapabilir. Çünkü bölgedeki kanlı tablonun ressamı kendileridir. Kendileri bozdular, kendileri düzeltsinler. Ayrıca, Araplar da Türkiye'nin müdahalesini istemiyor. 
          İsrail-Filistin meselesi öncelikle Arapların, ikinci olarak İngilizlerin, üçüncü olarak da ABD, BM ve dünyanın meselesidir. Türkiye'nin katkıları BM çerçevesini aşmamalıdır. "Öldürene sürütürler" diye bir deyimimiz var;
          kim bozduysa o düzeltsin.  Bütün bu söylediklerimden, Filistin için hiçbir şey yapmayalım ma'nâsı çıkarılmasın.
          Elbette ki sağlık, gıda ve para yardımı yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Meselenin barışçı yollardan çözümü için diplomatik destek veriyoruz; verelim. Zaten Araplar da bu kadar destek oluyor. Demem o ki, bütün bu yardımların dozunu iyi ayarlayıp, muhtemel bir savaşın tarafı olmaktan kesinlikle kaçınalım. 
          Kurulduğundan bu yana geçen 58 yıl içinde ne İsrail Devleti, ne Filistin, ne Orta Doğu ve ne de dünya rahat yüzü gördü. Şimdi ise Filistin, Lübnan, Suriye, İran, Mısır derken, cepheyi yavaş yavaş çoğaltıyor ve genişletiyor. 
          - Yani İsrail intihar ediyor! 
          - Zira Orta Doğu'da bugün çıkacak bir savaş, öncekilere asla benzemez ve Ahmedinecad'ın deyimiyle "İsrail haritadan silinmeden" de kolay kolay sona ermez! 
 
 Sefa Koyuncu BHD Haber - 14 Temmuz 2006