Paris Ekolüne İslâm Etkisi I Türkiye Gazetesi - 17 Şubat 2013

Yaşadıkça I PARİS EKOLÜ'NE İSLÂM ETKİSİ

 

Paris Ekolü...

Son yıllarda yıldızı parlayan soyut san'atların kaynağına inebilmek için mercek altına almamız gereken önemli bir kavram.

Paris Ekolü (École de Paris), Batı san'atında, yirminci yüzyılın ilk yarısında Paris'te yerleşik olan, benzer akımlarda yer almış san'atçıları anlatmak üzere kullanılan bir terimdir. 1. Dünya Savaşı öncesinde Paris'te bulunan Pablo Picasso, Marc Chagall, Amedeo Modigliani, Pierre Bonnard ve Henri Matisse gibi san'atçılar, ortaya çıkardıkları Post-Empresyonizm, Kübizm, Fauvizm gibi akımlarla Paris Okulu'nun öncüleridir.

Charles Estienne, 1952 yılında düzenlenen "Yeni Paris Ekolünün Ressamları" adlı serginin broşüründe, Paris Ekolü'nü tanımlarken; Paris Ekolü'yle birlikte, san'atın artık doğayı taklit etmekten vazgeçtiğini ve onun anlamı hâline geldiğini söyler. 

Bu açıdan, Paris Ekolü'ne Batı san'atının gerçek Rönesans'ı demek yanlış olmaz.

- Bu yeni Rönesans'ın itici gücü ise İslâm ve Doğu san'atlarıdır.

 

TÜRK-İSLÂM DAMGASI

2. Dünya Savaşı'nın ardından san'atın Paris'te atan kalbi, dünyanın dört yanından san'atçıları kendine çeker ve soyut san'at tesirini hissettirmeye başlar. Varoluşçuluk, Yeni Dalga gibi birçok akımın doğduğu bu dönem,Türk resim sanatının da evrensel boyutta gelişimine şâhitlik eder.

Fransız Kültür Merkezi'nin katkılarıyla, Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde düzenlenen "Paris Okulu ve Türk Ressamları" adlı serginin (5-10 Haziran 2000) kataloğu 1945-1960 arası Paris'ine, o dönem eserlerine ve Türk resim tarihine ışık tutuyor. Sergide, Cihat Burak'ın "Paris Masalı", Abidin Dino'nun "Antibes"i, Fikret Mualla'nın "Müzisyenler"i, Fahr-el Nissa Zeid'in "Soyut Kompozisyon"u, Avni Arbaş'ın "Paris"i, Tiraje Dikmen'in "Kurtuluş Savaşı", Neşet Günal'ın "Düşünen Kadın"ı, Adnan Çoker'in "Ahtapot"u vb. yer alır.

 

RAFFİ PORTAKAL ANLATIYOR

"19.11.1989 akşamı saat 21.15'de, TRT2'de "Portre" isimli bir program yayınlandı. Bu programda ünlü antikacı ve müzayedeci Raffi Portakal, şunları söyledi: Picasso, Ahmed Karahisarî'nin besmele yazılarını görmüş, ondan yola çıkarak modern ve soyut resim yapmaya başlamıştır. Picasso'ya göre Hattat Ahmed Karahisarî yıllarca önce modern resim yapmıştır."

Ünlü ressam hocalarımızdan Eşref Üren, anlatıyor: "Hasan Kavruk isminde bir ressam hocamız var. Bir sohbetimizde şöyle dedi:

Ben Picasso'nun atölyesine gittim. Paris'e... İstedim ki atölyesinde biraz çalışayım. Kendisi bana sordu: 'Hangi millettensin?' Ben Türk'üm deyince, 'Sen git, kendi memleketindeki hat yazılarını incele. Biz onlara erişmeye çalışıyoruz' dedi."

(Dr. Vedat Erkul, Sanat ve İnsan, s. 141-142)

Nejad Melih Devrim, kendisiyle 1982'de yapılan bir röportajda, 1960'a kadar olan sanatını, kaligrafi (Hat), Paris Ekolü renkçiliği ve siyah-beyaz olarak üç döneme ayırır. Jacques Lassaigne'a göre, Nejad'ın yeni Fransız resmine katkısı, dengeli yapısı ve yalınlığı ile olur. Hem İslâm Hat San'atı'na, hem de Bizans Sembolizmi'ne bağlı olan Nejad Devrim, günümüzün ritm ve mekân problemlerine kendine özgü çözümler getirir: Bu özelliği ile onun resmi, yeni Fransız resmine 'Doğu'dan gelen ilk ve son derece sağlıklı bir katkıdır." Bu sağlıklı katkı, Nejad Devrim'in san'atının tam da 'Lirik Soyut'a uygun, Doğu sanatlarının izlerini taşıyan, açık ve serbest yapısından kaynaklanır.

 

Sözün özü:

-Türk-İslâm San'atı, Paris Ekolü'ne damgasını vurmuştur!..

 

http://tg.com.tr/makaledetay.aspx?ID=565272

 

Sefa KOYUNCU - 17 Şubat 2013 

 

Dosyalar