VAHHABİLİK

HAYATIN İÇİNDEN I Vahhabilik
 
        İngiltere, Hindistan’ı, Osmanlı ülkesini hakimiyeti altına almayı kafasına koymuştu. Hedefi Hint ülkesine ve Osmanlı ülkesi olan Ortadoğu’daki zengin petrol yataklarını ele geçirerek dünyanın süper gücü olmaktı. Bir de Filistin’de Yahudi devleti kurmak istiyordu. 
        İngiltere bu isteğini çeşitli hile ve entrikalarla gerçekleştirdi ve 1940’lı yıllara yani 2. Dünya Savaşı sonuna kadar dünyanın en güçlü ülkesi ünvanını korudu. Bu tarihlerde ABD, dünyanın en güçlü ülkesi olma ünvanını İngiltere’den aldı. 
Vahhabiliğin ne olduğunu anlayabilmemiz için bu şekilde geniş perspektiften bakmamız gerekir. Bunu şu şekilde özetleyebiliriz::: 
        1834’lerde Lord Rading, İngiliz Büyükelçisi olarak İstanbul’a atandı. Rading İskoç Mason Teşkilatı üyesi idi. İstanbul’da Ali Paşa ve Reşit Paşa’yı mason yaptı. 1877’De Osmanlıları Ruslarla savaşa tutuşturdu. Osmanlıların Ruslarla savaşmasını fırsat bilerek Hindistan’ı, İngiliz İmparatorluğu’na katacak ihtilalleri destekledi. Hindistan’ı İngiliz İmparatorluğu’na bağlayarak hedeflerinden birini gerçekleştirmiş oldu. 
        İngiltere’nin 1917’de yayınladığı Balfour deklarasyonunda Filistin’de bir İsrail devleti kurulması öngörülmüş ve bu yine İngiltere’nin desteği ile 1948 yılında gerçekleştirilmiştir. Başta tespit ettiğimiz 3 hedeften birine daha ulaşmış oldu. Osmanlı’yı ortadan kaldırmadan İsrail devleti kurulamadı. 
        İngiltere’nin Hindistan’ı ele geçirmesi, İsrail devletini kurması esas itibariyle Osmanlı Devleti’nin Müslüman dünya ile irtibatını kesmek ve son hedef olarak da Osmanlı’yı ve İslam halifesini ortadan kaldırmaya yöneliktir. 
        1834’lerde İskoç Mason locası ve Lord Rading’in İstanbul’a büyükelçi olarak tayini ile başlayan sinsi yıkıcı ve bölücü faaliyetler Osmanlı toprakları üzerinde 1920’lere kadar sürmüştür. İngiliz propaganda bakanlığı Wellington House’den yönetilen faaliyetlerde Lawrence, Hemper gibi casuslar kullanılmış Araplar ile Türklerin arası açılmış hatta birbirlerine düşman hale getirilmişlerdir. 
        İngiltere, 1. Dünya Savaşı’na Osmanlı’nın girmesini el altından sağlamıştır. 1919’da Hilafet Merkezi İstanbul’u işgal ederek, Vahdettin Han’ı General Harrington, ülke dışına götürmüştür. İngiltere böylece muradına ermiş, Osmanlı toprakları üzerinde 50’den fazla küçük devlet kurmuştur. 
        Hindistan’ı ele geçiren İngiltere 1879’da Ahmed Kadıyani isimli bir kişiyi destekleyip Kadıyanilik isminde yeni bir din kurdurdu. Ahmet Kadiyani peygamberliğini ilan etti. Kadiyaniliğin İslamiyetle ilgisi yoktur. 
        Vahhabilik de İngiltere’nin 1802 senesinde Suud bin Abdülaziz ile anlaşarak kurduğu yeni bir dindir. İngiltere Saudi sülalesi ile anlaşarak petrolleri kontrol altına almış, bölgeyi Suudi kontrolünde tutabilmek için yeni bir din ve katı bir otorite kurmuştur. Suudlar ve İngilizler açısından bu yeni din kurmanın mantığı şudur: 
       “Kapalı bir rejimde kendinize bağlı insanları baskı altında tutmak.”
        Suudlar ilk iş olarak Vahhabilikte, orada bulunan Müslümanların İstanbul’daki o zamanki meşru halife ile bağlarını koparmışlar hatta Halifenin askerlerine karşı savaş yaptırmışlardır. 
        Vahhabilik günümüzde Suudi Arabistan’ın resmi dinidir. Petrol paraları ile dünyadaki Müslüman ülkelere Vahhabi rejimini yaymaya çalışmaktadır. Vahhabi rejiminin dünyadaki terör odaklarını beslediği konusunda da önümüzdeki aylarda dünya gündemine gelmesi muhtemeldir. Usame bin Laden, Suud uyruklu Vehhabidir.
       Sonuç olarak, Vahhabilik, İslam Birliği’ni bozmak, Suudilere otorite sağlamak ve İngiliz petrol şirketlerinin Arabistan’daki çıkarlarını korumak için ortaya konulmuş bir rejimin adıdır. Gerçek İslamiyet’le alakası yoktur. Hindistan’daki Kadıyanilik de, daha önce belirttiğimiz gibi dinî olmaktan çok siyâsî amaçlarla kurulmuştur. 
        İngiltere benzeri bir rejimi Saddam öncesi Irak’da da kurmuş, böylece Irak Müslümanlarının İstanbul’daki halifeye karşı çıkmalarını sağlamış, Irak petrollerini de ele geçirmiştir. 
        Daha sonra Saddam Hüseyin Baas Partisi’ni kurarak İngiliz rejimine karşı çıkmış, ihtilalle iktidara gelen Saddam petrolleri millileştirmiştir. İngilizler, ABD ile işbirliği yaparak Saddam’ı devirip yeniden petrole sahip olmak peşindedir. 
        Gerçek Müslümanlık “Ehl-i Sünnet vel Cemaat” Müslümanlığıdır. Sünni de denilen Müslümanlar; 
         1- Kitap (Kur’an-ı Kerim), 
         2- Sünnet (Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm’ın sözleri)
         3- Kıyas-ı Fukaha (Büyük İslâm Âlimlerinin ictihatları)
         4- İcma-ı ümmet (Müslümanların çoğunluğunun kararı) olmak üzere, 4 ana kaynaktan gelen bilgilerle ve bu bilgilerin anlatıldığı sahih ilmihal kitaplarını okuyarak her hal ve şartta dinlerini yaşamaktadır. Sunni Müslümanlıkta dini politikaya alet etmek yasaktır. Vahhabiler, Kadıyaniler ve sonradan politik maksatlarla kurulan pek çok akım, dini politikanın oyuncağı haline getirmeye çalışmaktadır. 
 
SEFA KOYUNCU I 2002 – KONYA